Veliköy Mh. Vatan Cd. No:15-19 Çerkezköy / TEKİRDAĞ
05538554158
salih@turktest.com.tr

MADDİ TAZMİNAT HESAPLANMASI

MADDİ TAZMİNAT HESAPLANMASI

6098 sayılı Borçlar Kanunu MADDİ TAZMİNAT HESAPLANMASI

1-Tazminatın Belirlenmesinde Kusur Derecesi

2-Tazminatın İndirilmesi

3-Zarar ve Ziyanı İsteme Hakkı

4-Tazminat Hesaplaması

Yeni 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 51. maddesinde “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür.” denilmektedir.

Tazminatın Belirlenmesinde Kusur Derecesi

Maddenin birinci fıkrasında kullanılan ifade gereğince hakim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini belirlerken, durumun gereğinin yanı sıra “özellikle” kusurun ağırlığını dikkate alacaktır.Kusurun, tazminatın belirlenmesinde, özel bir önem taşıdığı hususu vurgulanmak istenmiştir.

Tazminatın İndirilmesi

Yeni 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 52. maddesinde “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.” denilmektedir.

Zarar ve Ziyanı İstemeHakkı

Maddenin ikinci fıkrasında yerinde bir tercihle “Hafif Kusur” kavramı kullanılmış, ancak tanımı yapılmamıştır.818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 44/2. maddesinde hafif kusur kavramı yerine zararın “kasden veya ağır bir ihmal veya tedbirsizlikle yapılmamış” olmasından bahsedilmektedir. Yürürlükteki düzenlemede indirim sebebi olarak, tazminatın borçluyu müzayakaya maruz bırakmasından söz edilirken; maddenin ikinci fıkrasında tazminat yükümlüsünün “yoksulluğa düşecek olması” ifadesi kullanılmıştır.

Beden Gücü Kaybı

Öte yandan zararı oluşturan esas unsurlar geleceğe uzanan ve sigortalının beden gücü kaybı nedeni ile uğradığı zararlardır.Gerçekten vücut bütünlüğünden kayba uğrayan sigortalının meslekte kazanma gücü azalmış veya tümüyle yitirilmiş olabilir.İçtihat bu tür beden gücü kaybından doğan zararların fazla efor sarf edileceği gerekçesine dayalı olarak kabul etmektedir.

Sürekli İş Göremezlik Hali

Sürekli iş göremezliğin söz konusu olduğu hallerde; sigortalının zararı iki dönem halinde ortaya çıkar. Bilinen dönem olarak kabul edilen bu dönemde kaza tarihi ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında kalan dönem hesabı söz konusu edilir.Hüküm tarihinden başlayarak çalışma dönemi ile yaşama dönemi için söz konusu süre bilinmeyen dönem olarak kabul edilir ve bu dönem için zarar hesabı yapılır.Destekten mahrum kalanların zararı da geleceğe yönelik olarak hesaplanır.

Maddi Tazminat Hesabı

Maddi zarar ve tazminatın belirlenmesine esas olan mevcut yasal kurallar yeni yürürlüğe girmiş olan yasayla da aynen tekrarlanmıştır.

Maddi zararın tayini yönünde 818 Sayılı Yasa’nın;

42. maddesinde yer alan “Zararı ispat etmek müddeiye düşer, zararın hakiki miktarını ispat etmek mümkün olmadığı takdirde hakim, halin mutat cereyanını ve mutazarrır olan tarafın yaptığı tedbirleri nazara alarak onu adalete tevfikan tayin eder”.

Hükmü yeni yasa da 50. madde olarak “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü” altındadır.

Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa, hakim olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını, hakkaniyete uygun olarak belirler” şeklinde değiştirilmiştir.

Maddi zararın tayini yönünde 818 Sayılı Yasa’nın;

43. maddesinde yer alan “hakim, hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre tazminatın suretini ve şümulünün derecesini tayin eder. Zarar ve ziyan İrat şeklinde tayin olunduğu takdirde borçludan icap eden teminat alınır.”

Şeklindeki kurallar yeni yasanın 51. maddesinde aynen “hakim tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, güvence göstermekle yükümlüdür” biçiminde değiştirmiştir. 

Bu duruma göre kelimelerin eski ve yeni kullanımı dışında mevcut ve yeni sistemde temel ilke ve düzenleme değiştirilmemiş hukuksal anlam ve kapsam olarak yeni sistem mevcut sistemi aynen kabul etmiştir.

Tazminat miktarının tespitine yönelik 818 Sayılı Yasa’nın 44. maddesinde yer alan “Mutazarrır olan taraf zarara razı olduğu yahut kendisinin fiili zararın ihdasına veya zararın tezayüdüne yardım ettiği ve zararı yapan şahsın hal ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakim, zarar ve ziyan miktarını tenkis yahut zarar ve ziyan hükmünden sarfınazar edebilir. Eğer zarar kasten veya ağır bir ihmal veya tedbirsizlikle yapılmamış olduğu ve tazmini de borçluyu müzayakaya maruz bıraktığı takdirde hakim, hakkaniyete tevfikan zarar ve ziyanı tenkis edebilir” hükmü yeni yasada 52. maddede aynen:

“Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuru ile sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hakim, tazminatı indirebilir.” biçiminde yer almıştır.

Öte yandan özel durumlara ilişkin ölüm ve cismani zararlara yönelik mevcut yasanın 45. maddesi yeni yasada 53. madde olarak yukarıda gösterildiği biçimde eski kelimeler yerine yenileri kullanmak suretiyle alınmış, cismani zararın kapsamı 46. madde yerine yeni yasada 54. maddede aynı nitelikte kabul edilmiştir.

Yeni yasada farklı düzenleme 55. maddede getirilmiştir.

Bu madde ile Sosyal Güvenlik Kurumu’nca geri alınamayan ödemelerin tazminattan indirilemeyeceği ayrıca hesaplanan tazminat miktarının esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılıp veya azaltılamayacağı hüküm altına alınmıştır.

Mevcut sistemde, maddi zararı saptayan uzman veya hesap bilirkişisinin ortaya çıkardığı rakamsal değerler hiçbir zaman borçlunun veya haksız fiil failinin ödemekle yükümlü olduğu zarar karşılığı veya tazminat değildir.

Tazminat, ancak doğrudan hakim tarafından; yasanın belirlediği koşullarda gerekli indirimlerin yapıldığı durumda ortaya çıkan bir değerdir.

Gerçekten Borçlar Kanunu’nun 51. ve 52. maddelerinde; tazminat miktarının tayini ve indirilmesi gereken durumlar belirlenmiş ve bu sistemde tazminatın belirlenmesi görevi hakime bırakılmıştır.

Denilebilir ki; tazminatın belirlenmesinde salt matematiksel bir tespit yerine, yasal tabir ile hal ve mevkiin icaplarına göre hakime tazminat miktarı konusunda müdahale yetkisi verilmiştir.

Varsayım Yapılır

Maddi zararın hesaplanması yönünde bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.

Bu konu uygulamada; oluşturulan kimi ilke ve esaslarla belirlenir.

Bilinen verilerden yola çıkılarak bilinen dönem zararı bulunurken, geleceğe yönelik ve bilinmeyen dönem hesapları için bir takım varsayımlardan hareketle sonuca ulaşılır.

Bilirkişi Marifeti İle

Uygulamada, zararın, aylık veya belli periyotlarla karşılanması yerine zorunlu olarak toplam olarak karşılanması sistemi kabul edilmiştir.

Geleceğe yönelik ve kural olarak hüküm tarihi itibariyle yapılan hesaplamada kazançlar belli oranda artırılıp diğer taraftan iskontolama dediğimiz işlemler yapılarak sonuca ulaşılır.

Maddi zararın hesaplanmasında, hesaplama işleminden sonra olaya etki eden kusur durumu, uzmanlaşmış bilirkişilerin görüşleri alınmak suretiyle belirlenir.

Maddi Zararın Hesaplanması

Uygulamada, zararın, aylık veya belli periyotlarla karşılanması yerine zorunlu olarak toplam olarak karşılanması sistemi kabul edilmiştir.

Geleceğe yönelik ve kural olarak hüküm tarihi itibariyle yapılan hesaplamada kazançlar belli oranda artırılıp diğer taraftan iskontolama dediğimiz işlemler yapılarak sonuca ulaşılır.

Maddi zararın hesaplanmasında, hesaplama işleminden sonra olaya etki eden kusur durumu, uzmanlaşmış bilirkişilerin görüşleri alınmak suretiyle belirlenir.

Şu duruma göre, maddi zararın saptanmasından önce zarara esas teşkil eden kimi verilerin öncelikle toplanması daha sonra uzman kişilerden görüş alarak zararın ortaya konması sağlanır.

Zararın belirlenmesinde sigortalının kazancı, iş göremezlik oranının belirlenmesi ve olayın meydana gelişine ilişkin tüm olgu ve bilgilerin toplanması zorunludur.

Bu konuda içtihat şu kurallara yer vermektedir:

“Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi tazminata ilişkindir. Tazminat hesabının ise bilinen dönemdeki kazancın mevcut verilere göre tespit edildikten sonra bilinmeyen aktif dönem için ise, yıllara göre %10 artış ve %10 iskontoya tabi olarak yapılacağı Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. ”

Aktif dönemden sonra yani çalışma yaşı sonrasında muhtemel yaşam süresi içinde uğranılacak zararların da tespiti zorunludur.

İçtihat bu durumu şöylece belirtmektedir;

“Uygulamaya göre pasif dönem zararının asgari ücret üzerinden yapılması gerekir. Pasif dönem zararının hesaplanmasında, asgari ücret yerine ortalama yaşlılık aylığının esas alınarak pasif dönem zararının yüksek çıkarılması doğru değildir.”

Zarar miktarının belirlenmesinden sonra iş göremezlik oranının esas alınması varsa sigortalının karşılıklı kusuru indirilir ve işverenin belirlenmiş kusuru ve kusursuzluğu dikkate alınıp, gerektiğinde hakkaniyet indirimi de yapılarak zarar miktarına ulaşılır.

Tazminatın belirlenmesinde kusurun ağır veya hafif olması, kaçınılmazlık, kötü tesadüf gibi durumlar etkili olur.

Ancak bu durum dahi mutlak değildir.

Hakim, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını gözeterek işletmenin tümden ekonomik yaşamdan silinmesi ve işletmede çalışan diğer işçilerin geleceğini de dikkate alarak yıkıcı bir tazminattan kaçınma yükümündedir.

Nitekim, Yasanın 51. maddesi açıkça zararın belirlenmesinde hakime, adaletli bir sonuca ulaşması yükümünü vermiş ayrıca 52. maddesi zorunlu olarak zarurete düşme durumunda tazminatın indirilebileceğini hüküm altına almıştır.

Bilinmeyen Dönem İçin Hesaplama

Maddi zarar hesaplanması, geleceğe uzanması halinde bilinmeyen dönemi de içerir.

Bilinen dönem hesabının kolaylıkla bulunmasına karşın bilinmeyen dönem için varsayımlara dayalı bir yöntem uygulanır.

Bu yönde gerçeğin saptanabilmesi açısından esnek bir sistemin kabulü zorunludur.

Gerçekten, zarara uğrayanın maddi zararına esas; kazanç kavramı, çalışma yaşı, yaşam süresi, aktif ve pasif dönem zararları, zarar başlangıç tarihi, faiz başlangıcı, eşin evlenme şansı, destek oranları gibi kavramlar son derece değişkenlik gösterir.

Toplam Şeklinde Peşin Karşılanması

Zararı giderecek olan işverenin ekonomik ve ticari durumunun buna ne derece uygun olacağı bilinmemektedir.

Gelecekte meydana gelebilecek çeşitli nedenlerle bu ödemelerin devamında ortaya çıkabilecek riskler bu yöntemi yeterli kılmamakta, bunun yerine zararın önceden ve toplam şeklinde peşin karşılanması uygulamada kabul görmektedir.

 

%d blogcu bunu beğendi: