Devlet Hastanelerinde İşyeri Hekimi Yok! Trajikomik Ama Gerçek
30 Haziran 2012 Tarih 28339 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6331’ nolu İş sağlığı ve Güvenliği Kanunun 1. Maddesinde, Bu Kanunun amacı; işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlemektir.2. Maddesinde, Bu Kanun; kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır.
3. Maddesinin b bendinde ise,” Çalışan: Kendi özel kanunlarındaki statülerine bakılmaksızın kamu veya özel işyerlerinde istihdam edilen gerçek kişiyi, ifade eder denilmektedir. Söz konusu Kanunun 26. Maddesinde ise “Bu Kanunda belirtilen idari para cezaları gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve İş Kurumu il müdürünce verilir. Verilen idari para cezaları tebliğinden itibaren otuz gün içinde ödenir.
İdari para cezaları tüzel kişiliği bulunmayan kamu kurum ve kuruluşları adına da düzenlenebilir.”şekline ifade edilmiştir. Ancak Kamu ve özelde bir çok işveren sorumluğunu yerine getirmemekte israr ediyor. Örneğin geçtiğimiz günlerde ,Kamu Hastaneleri Birliği, Genel Sekreterliklere şöyle bir yazı gönderiyor. “Kurumunuzda 6331 Sayılı Kanundan doğan yükümlülükleri yerine getirmek için Genel Sekreterliğiniz bünyesinde İdari Hizmetler Başkanlığına bağlı, Özlük haklarında düzenleme yapılana kadar gönüllülük esasına dayanılarak çalıştırılacak İş Güvenliği Uzmanlığı sertifikasına sahip kişi sorumluluğunda İŞ Sağlığı ve Güvenliği Birimi kurulması, birim sorumlusu kişinin adı, soyadı, sertifika belge numarasının ve iletişim bilgilerinin 10/10/2014 tarihine kadar birliğe bildirilmesi.” Gelen cevap ise şöyle; “Konu: İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinde İş Güvenliği Uzmanı ve İş yeri Hekimi’nin gönüllülük esasına göre görevlendirilmesi hakkında: Birimimize bağlı tesislerde iş sağlığı ve güvenliğini gönüllülük esasına dayanarak yürütebilecek personel bulunmamaktadır.”
Devlet Hastanelerinde işyeri hekimi yok. Trajikomik ama gerçek.
Bu mevcut durum biz neyi gösteriyor; Kamu kurumları arasında iletişim ve koordinasyon eksikliği var. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığının bir birinden haberi yok.Çünkü çok tehlikeli sınıfta yer alan hastanelerde iş güvenliği uygulamaları yetersiz ya da yok. Yöneticiler söz konusu kanunu anlamamış. 6331 Sayılı Kanunun 8. Maddesinin 7. Fıkarsı: Kamu kurum ve kuruluşlarında ilgili mevzuata göre çalıştırılan işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanı olma niteliğini haiz personel, gerekli belgeye sahip olmaları şartıyla asli görevlerinin yanında, belirlenen çalışma süresine riayet ederek çalışmakta oldukları kurumda veya ilgili personelin muvafakati ve üst yöneticinin onayı ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilebilir.
Bu şekilde görevlendirilecek personele, görev yaptığı her saat için (200) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı tutarında ilave ödeme, hizmet alan kurum tarafından yapılır. Bu ödemeden damga vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılmaz. Bu durumdaki görevlendirmeye ilişkin ilave ödemelerde, günlük mesai saatlerine bağlı kalmak kaydıyla, aylık toplam seksen saatten fazla olan görevlendirmeler dikkate alınmaz” şeklinde açıkça ifade edilmesine rağmen yapılacak görevlendirmeler gönüllük esasına göre yaptırılmak isteniyor. Eğer kendi içinde bu sorunu çözemiyorsa kamu kurumları Ortak Sağlık Güvenlik Birimlerinden (OSGB) bu hizmeti almalı gereğini yerine getirmeli.
Hem insanların hayatı söz konusu hem de cezalar ciddi oranda yüksek. Söz konusu kanunda Kamu kurumlarına da para cezası kesileceği ifade ediliyor ancak şu ana kadar her hangi bir ceza kesildiğine şahit olmadık ve duymadı da.Yetkililere sesleniyoruz Kamu Kurumlarına denetimleri artırmak gerekiyor bu şekilde devam ederse iş daha üzücü boyutlara ulaşacak.Bilindiği gibi söz konusu kanun ve ilgili yönetmeliklerde iş yerleri, az tehlikeli, tehlikeli ve çok tehlikeli tehlike sınıfına göre ayrılmış ve tehlike sınıfına göre işverene işçiye farklı sorumlular yüklemiş sağlık kuruluşları ve kurumları bu sınıflandırmada çok tehlikeli sınıfta yer almakta.
Bu da ne demek bütün çalışan personel 16 saat İş sağlığı ve Güvenliği eğitimini almak zorunda. Binalar ve müştemilatında 2 yılda bir risk analizi , acil durum planları yenilenmeli, çalışanların periyodik sağlık kontrolleri yapılmalı. Tatbikatlar vs. Bunları ya kendi personeline yada dışarıdan Ortak Sağlık Güvenlik Birimlerinden(OSGB) hizmet satın alarak çözmeli.Burada altını önemle çizmek istediğimiz husus şu dur. Tehlikeli ve çok tehlikeli sektörlerde personel İş sağlığı ve Güvenliği eğitimini mutlaka o sektörde lisans yapmış kişilerin vermesidir. Fizik bölümü mezunu gelirde hastanede İş sağlığı ve Güvenliği eğitimi verirse bu büyük yanlış olur. Lütfen bunu ilgililer dikkate alsın bu İSG nin en büyük sıkıntılarından biridir. Keza biyoloji mezunu madende çalışanlara İş sağlığı ve Güvenliği eğitimi verirse, kimya laboratuarında gelip makine mühendisi eğitim verirse bu bir tiyatro ve komediden öteye geçemez. Geçtiğimiz günlerde İstanbul Üniversitesi (İÜ) Çapa Tıp Fakültesi tarafından işçilere verilen İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi’nin “niteliksiz” olduğunu tespit edip şikâyet eden Dr. Coşkun Canıvar ve hasta bakıcı Cemal Bilgin’e soruşturma açıldı. Neden birileri bir yanlışı eksiği görünce üzerine bu kadar gidiliyor.Bunu anlamakta güçlük çekiyoruz.Yönetenler kendilerini mükemmel ve kamil nokta görmeye devem eder eleştirilerden korkarlarsa “Türkiye Asla Güvenle Büyüyemez” Eğer her şey dört dörtlük ise sizler insanı kamil noktadaysanız neden iş sağlığı ve güvenliğinde bu karada acı çekiyoruz.Helal rızık için koşturan anne babalar hayatını kaybediyor.İş sağlığı güvenliğinde sorumluluk almak ateşten gömlektir.Yetkililer bu makamlara oturarak ateşten gömleği kendileri giyoyorlar ancak eleştiriye sorgulamaya açık değiller. insanların ölmesin yürekler yanmasın diye uğraş içindeyiz ne sağcı ne solcu ne şucu ne bucuyuz tamamen doğruları söylemek için bu alandayız gerisi bizi ilgilendirmez.Amacımız hastane yöneticilerini sıkıntıya sokmak değil gerçekleri ortaya koyarak gelecekte üzücü olayların olmasını engelleyebilmek.İş sağlığı ve güvenliği adabına uygun yapılsın mesele bu.Amacımız İSG nin nimetlerinden faydalanmak değil bunun çilesine talip olmak.Çalışanlarımıza seslenmek istiyorum. İş yerinde sürekli tekrardan dolayı yaşadığınız sağlık problemlerini en küçük iş kazaları bile sağlık kuruluşlarına gittiğinizde iş kazası ve meslek hastalığı olarak kayıtlara geçmesine özen gösterin.İstatistiklerin doğru yapılmasına katkıda bulunun gerçekler acı da olasa yöneticilerde işverenlerde çalışanlarda bununla yüzleşmek zorunda kafamızı kuma gömerek bir şey çözemeyiz. Burada kamuoyuna şu müjdeyi vermek istiyoruz, iş sağlığı ve güvenliği ahlaki ve vicdani sorumluluktur ilkesini benimseyen nitelikli bir ekiple Ülkemizde ilk olarak 15 il deki derneklerin katılımıyla İŞ SAĞLIĞI VE GÜVELİĞİ FEDERASYONU için müracaat ettik inşallah bu adımla Ülkemizin iş sağlığı ve güvenliği alanın da Dünya da en iyi noktaya gelmesi için mücadele edeceğiz.Dünya da ki güzel örneklerle ülkemiz gerçekleri ve değerlerini birleştirerek gerek kamudan özele,akademik alandan , işçiden işverene bütün taraflardan gelen verileri tavsiyeleri değerlendirerek çalışmalar yapmayı planlıyoruz.Tamamen gönüllü ve nitelikli bir ekiple bu yola çıkıyoruz.Çalışanımız da işverenimiz de birinci sınıf bir iş sağlığı güvenliği hizmetini hakkettiğini düşünüyoruz.Güvenle Büyü Türkiye…
Abdullah BOZKIR
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı
Yorum yapılmamış